26 Oca 2009

Zaman ve Düsünmek

Basligi okudugunuzda bir soru isareti olacaktir kafanizda, eminim. Bu soru isaretini kaldirmaya calismayacagim, hatta tam tersi, bu soru isaretinin kafanizda kalici olmasi icin ugrasacagim belki de bir sonraki satirlarla.

Hayatin yogun stresi altinda bazen bazi seyleri ihmal ettigimizi düsünürüz. Düsündünüz mü peki hic? Is yada okul hayatiniz yüzünden etrafinizdaki sevdiklerinizi ama en önemlisi de kendinizi unuttugunuzu biliyomusunuz? Kaciniz oturupta düsündü "ben kimim yahu?" diye. Hanginiz sordu kendi kendine "nereye böyle?" diye. Zaman hizla akip giderken ve gecen her saniye bir daha dönmemek üzere akip giderken harbiden insanlar kendilerini kaybediyolar. Düsünmenin, kendine soru sormanin, oturup sessizce kendiyle basbasa kalmanin degerini az zaman önce anladim ben de, kendimi elestireyim. Fakat bunun farkina vardiktan sonra zamanimi daha iyi degerlendirmeyi de ögrendim es zamanda. Simdi siz degerli okuyucularimdan özür diliyorum, cünkü siz suan bunlari okurken ömrünüzden cok degerli saniyeler/dakikalar (artik okuma hiziniza bagli eheüheü) akip gidiyo, bir daha geriye dönmemeksizin. Ama hepinizden bir istegim olacak. Kendinize vakit ayirin, oturup bir düsünün. Eminim size cok sey katacaktir, cünkü her insan evladinin buna ihtiyaci vardir.

saygilar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder