18 Oca 2010

Antalyayi özlemek...

Nedensiz. Sadece orada olmayi özlemek. Geceleri sicaktan uyuyamamayi, yatakta terlemeyi özlemek. Sabah uyandiginda masmavi gökyüzünü görmeyi özlemek.


Bir keresinde canim kardesim Onur ile birlikte ocakbasina gittik isiklarda. Karisik et söyledik. 3-4 tane de meze istedik yanina. Bir de ufak. Dedik ulan biz nasil iccez bi ufagi. Tarihi hatirlamiyorum ama televizyonda Fenerbahce - Ankaraspor maci vardi, iyi hatirliyorum. Fenerbahce yenmisti sanirim, mac kadiköydeydi. Etlerimizi yedik, ki biz iki domuz gibiyiz. Oturunca masada herseyi yemeden kalkmayiz :)

Biz nasil icicez diye düsünürken bir baktik ki sise bitmis. Hemen bir tane daha söyledik. Mezelerle o kadar tatli geldi ki. Onurumun o zamanki kiz arkadasiyla sorunlari vardi o aralar. Mekandan ciktik ve sallana sallana isiklardan dedemana kadar yürüdük omuzomuza. Falezlerin oradaki parktan gectik herzamanki gibi. Parkin ismini bile unuttum kendime cok kiziyorum suan. Burhanettin Onat parki miydi ki?

O parkta Akdeniz Aslani Berk ile de iyi icmistik. Ictik, dertlestik ve bagirmaya basladik. Eski telefonda kayit bile duruyo daha. O kadar sarhosmusuz ki bagirilan seyleri ben bile zar zor anliyorum ayik kafayla. Senkronizasyon sifir.

Bir baska gece yine Onur kardesim ile bas basa Efes Extra icmistik. Dertlesmistik. Mevzu baya bi derindi. Falezlerde oturup, kafayi cekip, 20 metre altinda duran denizdeki yakamozu izlemek kadar rahatlatici bisey daha var midir bilmiyorum. Bence yok.


Özledim seni Antalya... Antalya ve daha önemlisi Antalyada beraber yasadigim güzel insanlar. Halacigim, Sait Baba! ve güzel kardeslerim Onur ve Asitimmmm..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder